Antalya turizminin en büyük fırsatları neler?
Antalya, dünya çapında bir marka. Doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri ve modern altyapısıyla her yıl milyonlarca turist ağırlıyor. Ancak en büyük fırsat, bu potansiyeli 12 aya yaymak. MICE turizmi, gastronomi ve kültürel miras gibi alanlara odaklanarak turizmi çeşitlendirebiliriz. Antalya’nın EXPO 2016 gibi büyük ölçekli altyapıları, uluslararası etkinlikler için büyük bir avantaj barındırmaktadır. MICE turizmi, Antalya’nın özellikle ölü sezon dediğimiz dönemde hareketliliğini artırabilir. Modern kongre merkezleri ve geniş havayolu ağıyla Antalya, bu alanda büyük bir potansiyele sahip. Ancak rekabet gücümüzü artırmak için hibrit toplantılar ve dijital etkinlik platformlarına yatırım yapmalıyız. Bu, hem teknolojiye ayak uydurmak hem de global bir oyuncu olmak için kritik önemdedir.
Kitle turizmi yoğun bir bölgedeyiz, ya kültür mirasımız, yeterince değerlendirebiliyor muyuz?
Kesinlikle var. Antalya, zengin bir kültürel mirasa sahip ama bu değerler yeterince ön planda değil. UNESCO listesinde yer alan somut olmayan kültürel miras öğelerimizi daha etkili kullanabiliriz. Örneğin, Yörük kültürünü tanıtan festivaller düzenlemek, kültür rotaları oluşturmak ya da interaktif müze deneyimleri sunmak gibi adımlarla bu alanda fark yaratabiliriz.
Olgunlaşma Enstitülerini ve yerel yönetim paydaşlarını kullanarak somut ve somut olmayan kültürel miras öğelerine ait nitelikli hediyelik eşya üretimi artırılmalıdır. Türk kültürü unsurlarının örn. spor ürünleri, atıcılık ürünleri, el sanatları, dokuma ürünleri, halılar, gastronomi, takı, cam ürünleri gibi hediyelik eşyalarının üretilmesi ve turistlere satışı belediyeler, ATSO, TGA ve Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlar ile desteklenmelidir. Döşemealtı bölgesi ve Expo’nun SOKÜM alanı olarak kullanılması, coğrafi işaretli ürünler kapsamında girişimciler, kadın kooperatifleri ve yerel paydaşların desteğiyle Antalya ilinin potansiyelini ortaya koymak, katma değer yaratmak ve mevcut envanteri geliştirerek çekici ürünler oluşturmak önemli faydalar sağlayabilir.
Şehir merkezinde özgün bir dokuya sahip olan Kaleiçi bölgesinde yöresel ve kültüre özgü hediyelik ürünler satan işletmeler desteklenmelidir. Bu bölgedeki işletmelerin vitrinlerinde ithal ürünler yerine şehre özgü otantik ürünlere yer vermesi için eğitim ve finansal desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bağlamda Antalya yöresel el işçiliği (kaşıkçılar, yorgancılık, sepetçilik, halı, kilim, heybe, otantik takılar, vb.), yöresel kültürü ön plana çıkaran deri ve cam ürünlerin üretim ve satış süreçlerinde yerel halkın, özellikle dezavantajlı grupların desteklenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda özellikle kadın kooperatifleri ve kadın girişimcilerin desteklenmesi büyük önem arz etmektedir.
Gastronomi turizmi konusunda neler yapılabilir?
Antalya mutfağı, Girit göçmenlerinden Yörüklere ve Arap kültürüne kadar farklı etkilerden besleniyor. Ama bu zenginlik, turizmin önemli bir unsuru olarak yeterince öne çıkmıyor. Yerel restoranları desteklemek, coğrafi işaretli ürünleri tanıtmak ve turistleri otelden çıkaracak gastronomi etkinlikleri düzenlemek, bu alanda büyük fark yaratabilir. Antalya Piyazı, Hibeş veya Girit kebabı gibi yerel lezzetler, şehrin kimliğini güçlendirebilir.
Her şey dahil sisteminde konaklayan ziyaretçileri otelden çıkarma stratejilerinden bir tanesi olarak 2016 yılında düzenlenen Expo alanında 81 ilin gastronomisinin tanıtıldığı ve turistlere sunulduğu stantların 81 ilin belediyeleri tarafından işletilmesi projesinin hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Bu proje ile ilin gastronomi çekiciliğinin artırılmasını sağlayabilir. Ayrıca bu alan yerel halk ve turistler tarafından 12 ay boyunca ziyaret edilebilir ve yerel halk ile turistler arasındaki etkileşimi sağlayabilir. Bunun yanında gastronomi başlığında değerlendirmek üzere il merkezinde ve ilçelerde “fine-dining” restoranlar yaratmak ve yerel ve dünya mutfağının turistlere sunulmasını sağlamak şehir turizmini hareketlendirebilir.
Hep destinasyondaki turizm faaliyetlerinin geliştirilmesinden bahsettik, peki turizm emekçilerinin durumu nasıl sizce?
Covid pandemisi sonrasında Avrupa genelinde turizm sektöründeki iş gören açığı, ülkemiz ve bölgemiz içinde önemli bir sorundur. Sektöre farklı düzeylerde insan kaynağı yetiştiren okulların çekiciliğini artırmak için turizm meslek yasasının ivedilikle çıkarılması önem arz etmektedir.
Turizm sektöründe insan kaynakları niteliğini artırmak için çalışanların mesleki yeterlilikleri ve yetkinliklerinin artırılmasına yönelik örgün ve yaygın eğitim programlarının çağın ihtiyaçlarına ve sektörün beklentilerine göre gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle dijital teknolojilerin ve dil eğitimin etkin ve verimli şekilde verilmesi gerekmektedir.
Teorik mesleki eğitimin iş başı eğitim ve staj programlarıyla desteklenmesi büyük önem arz etmektedir. Mesleki ve Teknik Anadolu liselerindeki, turizm meslek yüksekokullarındaki ve turizm yüksekokulu ve fakültelerindeki müfredatın içerisinde iş yerinde eğitim uygulamalarına yer verilmelidir. Bu programların başarısı eğitim kurumları ile turizm sektörü arasındaki etkin işbirliği ile verimli bir şekilde yürütülebilir. Turizm öğrencileri için sürdürülebilir kariyer gelişim programlarının başarısı için turizm işletmeleri, turizm eğitim kurumları ve İŞKUR koordinasyonunda yürütülecek kariyer köprüsü projeleri ile öğrenciler okudukları dönemler boyunca turizm işletmeleri tarafından burslarla desteklenmeli ve turizm sezonlarında ise turizm işletmelerinde staj yapma imkânına sahip olmalıdırlar. Ayrıca eğitim öğretim dönemi boyunca sektörden alanları ile uzmanlığı olan sektör temsilcileri derslere konuk öğretmenler olarak destek vermelidirler. Turizm sektör temsilcileri turizm öğrencilerinin iş performansı, beceri uyumsuzluğu, turizm ile ilgili yetkinlik ihtiyacı ile ilgili eğitim kurumlarına geri bildirimde bulunmalıdırlar.
Turizm sektöründe insan kaynaklarının niteliğini artırmak için bir başka önemli strateji ise işe alım süreçlerinde turizm sektöründe beklenilen beceri ve nitelikteki adayların işe alınması ve elde tutulmasıdır. Turizm eğitimi almış gençlerin işe alım süreçlerinde tercih edilmesi insan kaynağı niteliğini artıracaktır. Ancak işe alınan gençlerin kariyer hedefleri doğrultusunda işletmeler tarafından desteklenmesi de gerekmektedir. Bu bağlamda insan onuruna yakışır iş kavramı önemlidir. Çalışanların çalışma koşulları iyileştirilmeli ve yöneticilerin çalışanlara karşı davranış performansı dikkatlice izlenmelidir. Bu uygulamalar çalışanların iş tatminini artıracaktır.
Sektördeki çalışma gün sayısı haftada 5 güne çekilmeli ve günlük çalışma 8 saati aşmamalıdır. Bu iki uygulamanın çalışanların sektörde kalma niyetini artıracağını inanılmaktadır. Çalışanların fiziksel ve psikolojik sağlığının korunması, iş yerinde güvenlik standartlarının yüksek tutulması, verimliliği ve çalışan memnuniyetini artıran diğer önemli faktörlerdir.
Turizm sektöründe insan kıymetleri temel yetenek olarak görmelidir. Aksi takdirde ziyaretçi hedefi yakalansa da gelir hedefi yakalanamaz. Antalya’da çalışmak özendirilmelidir. Antalya turizm sektöründe çalışanların özellikle lojman sorunu çözülmelidir.
Son yıllarda sürdürülebilir turizm ön plana çıkmakta, sizce neden bu kadar önemli?
Antalya, doğal ve kültürel zenginlikleriyle bir hazine. Ama bu hazineyi koruma-kullanma dengesiyle yönetmezsek uzun vadede büyük kayıplar yaşarız. Atık yönetimi, eko turizm ve çevre bilinci, sürdürülebilirlik adına atılması gereken adımlar. Ayrıca, yerel halkın turizmden fayda sağlaması, bu sürecin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Son olarak, Antalya’nın geleceği için en kritik adım nedir?
Vizyon birliği; Yerel yönetimlerden turizm işletmelerine, yerel halktan turistlere kadar herkesin ortak bir amaç etrafında birleşmesi gerekiyor. Antalya’nın potansiyelini harekete geçirmek için bu adımları sadece tartışmak değil, uygulamak gerekiyor. Çünkü Antalya, sadece bir turizm şehri değil; kültür, doğa ve misafirperverliğin global bir vitrini.