Türkiye’nin turizm denilince akla ilk gelen yerlerinden biri olan Bodrum’un Yalıkavak mahallesi her yıl turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Bodrum’un incisi Yalıkavak yüzyıllara dayanan tarihiyle fark yaratıyor.
Yalıkavak‘ın tarihçesini Bodrum yarımadasının tarihinden soyutlayarak aktarmak mümkün olmadığından yarımadanın tarihçesine kısaca bakmak gerekir. Halikarnassos doğumlu Herodotos, bugünkü yarımadanın tarihini M.Ö. 1000 yıllarına dayandırıp Karya ve Leleglerin buranın yerlisi olduğunu anlatır. 5000 yıllık Karia geçmişine sahip olan Muğla Bölgesinde, Bodrum yarımadasında da aynı sürece ait veriler bulunmaktadır. Karia’lıların kim oldukları, nereden geldikleri ve ne zaman gelerek bu bölgeye yerleştikleri konusunda çok fazla tartışma olmasına rağmen eski Yunanlılar Karları, Leleg ve Pelasg’larla birlikte Anadolu’nun en eski halklarından birisi olarak kabul ederlerdi. Ünlü tarihçi Herodot’a göre Karia’lılar anakaraya adalardan gelmişlerdir. Eskiden Leleg adı altında adalarda Girit Kralı Minos’un uyruğunda yaşayan Karlar, vergi vermez, vergi istendiği zaman Kral Minos’a, vergi yerine gemilerde çalışacak adamlar gönderirlerdi.
Askerliği kendilerine meslek edinmiş olan Karialılar, Herodot’a göre paralı asker olarak Mısır ve İonya’da savaşmışlar ve “Tehlikeye Kar’ları Sürmek” atasözünün kaynakçası olmuşlardı. Homeros’un Iliada eserinde, Truva savaşının anlatıldığı bölümde, Karia’lılara rastlanır. Karia’lılar, Homeros’a göre, Kral Priamos’un yanında savaşan Asya kökenli bir ulus olup, Batı Anadolu’da “kıyılara yakın” yerlerde yaşarlar. Ünlü tarihçi Heredot’ta bu savı doğrular niteliktedir. Herodotos ayrıca, yarımadanın kıyı kesimlerine “Dorların ” yerleşerek burada koloni kenti kurduklarından söz eder. Yunan galibiyetiyle sonuçlanan MÖ. 479’daki deniz savaşından sonra kurulan Attik-Delos deniz birliğine Karya şehirleri MÖ. 466 yılında girmişlerdir. Ancak, MÖ. 386’da Sardes’te, Yunanlılar ile Persler arasında yapılan barış anlaşması sonucunda Yunanlılar, Perslerin Küçük Asya’daki hakimiyetlerini tanımışlar ve Karya’yı Lydia Satraplığından ayırarak bağımsız bir satraplık yapmışlardır.
MÖ. 333’te bölgeye giren Makedonya Kralı Büyük İskender, Perslerin buradaki hakimiyetine son vererek bölgeyi yakıp yıkmış ve yönetimini sürgündeki Ada’ya bırakmıştır. İskender’in MÖ. 323’teki ani ölümüyle birlikte, imparatorluk onun dört generali tarafından paylaşılırken Karia, Kilikya Satraplığını alan Philotos’ın oğlu Assandros’a bırakılmıştır. Üçüncü yüzyılda Mısır Krallığının yönetimine giren Halikarnassos, daha sonra Mısır’ın gücünün azalması ile, önce Rodosun, ardından Makedonyalıların, ardından da Suriyelilerin idaresine girer. M.Ö. 190’da Suriye Kralı Antiokhos’u yenilgiye uğratan Roma, Karya’yı özgür kılar. Bergama Kralı III. Attalos, Bergama Krallığını Roma’ya miras olarak bırakır.
Bundan sonra Roma İmparatorluğuna bağlı Asya eyaletinde küçük bir kent olan Halikarnasos, M.S. 3. yüzyıla kadar barış içinde varlığını sürdürür. Roma İmparatorluğunun bölünmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanan ve Konstantine’nin Hristiyanlığı kabul etmesiyle piskoposluk olan Halikarnasos, daha sonra Bizanslıların egemenliği altında kalır. M.S. XI yüzyılda Selçukluların eline geçtiyse de Bizanslı tarihçiler, Karia’nın tamamen XIII. Yüzyılın ikinci yarısında elden çıktığını söylemektedirler. 1261 yılında Selçukluların zayıflaması üzerine Menteşe Beyliği’nin egemenliğine giren bu bölgede, sadece yarımada Rodos Şövalyelerinin elinde kalır. Kanuni’nin Rodos seferiyle, Halikarnassos Osmanlı topraklarına geçmiştir. Yarımadanın Türklerin eline geçmesi ile birlikte, Yalıkavak bölgesine Türklerin yerleşimi XVI. Yüzyılın ortalarında Sandıma’da başlamıştır.